2/20/2009

sonsuzluk ve bir hafta

"gözlerine bakarken
güneşli bir toprak kokusu vuruyor başıma,
bir buğday tarlasında, ekinlerin içinde kayboluyorum...
yeşil pırıltılarla uçsuz bucaksız bir uçurum,
durup dinlenmeden değişen ebedî madde gibi gözlerin :
sırrını her gün bir parça veren
fakat hiçbir zaman
büsbütün teslim olmayacak olan..."

o değil de hafız,
-bir hafta ne kadar sürer alexander?

benden önce bu soruya Theo Angelopulos cevap vermeye çalışmış, tabii bir farkla onun meselesi bir gün ile sınırlı.

-yarın ne kadar sürer alexander?
-sonsuzluk ve bir gün kadar...

bir hafta, sonsuzluk ve bir hafta kadar sürdü. siyaha çalan bir çift göz beni alıp sonsuzluğa sürükledi.

velakin;

"atlilar atlilar kizil atlilar
atlari rüzgar kanatlilar
atlari rüzgar kanat
atlari rüzgar
atlari
at
rüzgar kanatli atlilar gibi gecti hayat
akarsuyun sesi dindi
gölgeler gölgelendi
renkler silindi..."

bir hafta hem sonsuzluk kadar uzun sürdü, hem de rüzgar kanatlı atlılar gibi geçip gitti. Diğer tüm renkler silindi, şimdi sadece siyahı hatırlıyor hafızam, sadece siyaha çalan gözleri...

o değil de hafız,

"gözleri siyah kadın o kadar güzelsin ki
çok sevdiğim başına yemin ediyorum
ben koyu bir çiçek gibi gözlerin kapanırken
bir dakika göğsünün üstünde olsa yerim
ömrümü bir yudumda ellerinden içerim
gözleri siyah kadın o kadar güzelsin ki... "

No comments: