1/26/2011

liberaller kibareller polemikler blumikler

O değil de tam iki sene olmuş bugün. Hiçbir şey olmadı mı, görmedim mi acaba yazmaya değer. Ancak bakıyorum yazarlar kafa karışıklığından kurtulmuş tartışma platformu kurmuş. En azından ikisi. Yutun epeydir atarlı, malum. Aleksi de bulunduğu yerin ismindeki bir iki harften ötürü büyük aksiyonu kaçırır durumda.

Yutun liberallere kızmış, aleksi de “ne olacağıdı yani onlar liberaller işte, hem öyle yapmasalardı da öteki türlü yapsalardı ne değişecekti” demiş. Tutmuş somut öneri istiyor.

Liberallerin halini Yıldırım Türker özetlemiş:“AKP’nin ‘demokrasi ülküsü’ müsameresini meşrulaştırmak, her pislediği yere bez koşturmak değildi mutlaka ‘liberallerin’ amacı. Onlar işçisinden, emekçisinden, gencinden, sanatçısından tamamıyla umudu kesmiş oldukları memleketin düze çıkışını statüko dışından bir muhafazakâr yiğide destek vermekte gördüler. Orduyu hizaya getirerek militarizmin palet izlerinin silinivereceğine inandılar. AKP’nin derdinin orduyla olduğuna inandılar. Aynı militarist kafanın, aynı kan pıhtısı milliyetçiliğin ürünü olduğunu görmek istemediler.Liberaller, kendi yazdıkları AKP’yi destekleyegeldiler. Sağcı muhafazakâr bir partinin bu memleketi aydınlığa çıkaracak yegane güç olduğuna iman ettiler. Oysa AKP’nin ampulü ortadaydı. Şimdi Erdoğan’ın değiştiğini, ceberut bir dile sarıldığını, ordusuyla işbirliğine girdiğini söylüyorlar. Söylediklerinde doğruluk payı var mı? ”

Bir önceki genel seçimde de mhp ile seçim işbiriliği yapmaya hazırlanan chp’dense akp’ye oy vermeyi tercih etti bu insanların çoğu. Neden? Alternatifleri yoktu çünkü. Bakıyoruz ki bu alternatif yok diye kötünün iyisini seçip, birini seçmemenin de bir seçim olduğunu unutanlara kızmakta, yutun haklı. Alternatif üretmek konusunda önerisi olup olmadığını sormak konusunda da aleksi haklı. Aleksi somut bir alternatif yaratmanın gerekliliğine, sözü geçen insanların düşünme biçimini göz önünde tutarak inanıyor kanımca, ama tümünü reddedecek bir çoğunluk olmak da değişimi başlatmak için yeterli bir güç demektir. Mevcut örgütlenmelerde düşüncelerine uygunluk bulamayan birinin önünde iki yol vardır: yeni bir örgütlenme oluşturmak ya da mevcut örgütlenmeleri fikrini almaya mecbur kılmak ve değişime zorlamak. Bu direniş, boykot demektir. Herkes parti programı yazacak değil ya. Birey olarak vazgeçmememiz gereken aklımız ve vicdanımızdır.

Herkese hakkını dağıttım. Şablon bu değil. Sen hiç gri kağıda basılmış kitap gördün mü?alıntı yapabiliyo muyduk ya la?

No comments: