6/12/2010

Güven

O değil de, yıllar önce (oha, yıllar olmuş hakkaten) üniversite son sınıftayken iktisat okumamdan mütevellit "iktisadi düşünce tarihi" dersi alırken pek sevgili kurumsal iktisatçı profesörümüz toplumdaki en büyük kurumlardan birinin "güven" olduğunu söylemişti. Hatta hayatımızın bu güven etrafında şekillendiğini, güven olmayınca toplumda bir çok küçük işlemin çok zahmetli bir hal alacağını vs. anlatıyordu. O zamanlar pek anlamamıştım. Güven denilince aklıma ben küçükken mahalle maçlarında beraber futbol oynadığımız ve bir keresinde bana penaltıdan gol atamadığı için (en sıkıcı pozisyon olduğu için beni hep kaleci yapıyorlardı) üzerime yürüyen çocuk geliyordu zira. Nasıl olur da bütün hayatımız bu salak çocuk üzerine kurulu olabilirdi ki? Tamam, evet, güven biraz öküz sayılabilirdi, ama yine de bu dünyayı boynuzlarında taşıdığı anlamına gelmiyordu.

Ben işte o sıralarda Güven'i tamamen hayatımdan silmeye başladım. Hayatımda artık Güven'e yer yoktu. Heyhat. Ama ne zaman ki iki satır yazı okudum, profesörün orada bahsettiği güvenin aslında Güven olmadığını anladım, hayatım değişti. Meğer hoca "trust" diyormuş, "reciprocity" diyormuş. İki insanın karşılıklı birbirine güvenmesinden bahsediyormuş koskoca profesör. İşte o yıllarda vazgeçtim çocuk olmaktan ve otlu peynir kokusuydu... ehem, ne diyorduk. Koskoca profesörden iyi mi bileceğiz. Güven önemli birşey işte. 

Ama yine de hafız, ben güvenmem kimseye öyle kolay kolay; kendimden, bu blogdaki diğer yazarlardan ve  bir de bu satırları okuyan senden başka.

Öptüm

References: 
Polanyi, Karl; 1944, The Great Transformation: The Political and Economic Origins of Our Time

No comments: