6/12/2010

zehir ve ahir meselesi.

O değil de panşehir diye bir lakırdı duydum ismi lazım değil yerli dizinin birinde. Ne güzel yazmış senarist. Panşehir lazım insana gerçekten. Çünkü şehir biraz da zehir. Ama öldürmüyor. Değişik kafası var şehrin. Uyuşturucu da diil de tam. Hay koyamadım adını. Neyse ne. Bu şehir düşük dozlarda giriyor insan evladının bünyesine. Ucuydu kenarıydı, periferiydi çöküntü alanıydı derken bi bakmışın CENTRUM 1km. Sonra bir girdin mi çık çıkabilirsen.
Misal ben şehir insanı olmuşum. Olmuşum dediğime bakmayın yeni fark etmiş değilim bunu. Yıllar oldu hakikat bilince vuralı. Lakin bu süreç işi olduğundan öyle dedim. In the course of growing up in the city ben bir şehir insanı olmuşum. Şimdi ben üç-beş büyüklerden uzakta yetişmiş hayırlı bir evladım aslında. Beni ergenliğin daha reklamlarını izlerken almış büyüklerden birine koymuşlar öğrenci biletiynen. Patlamış mısır, alaska frigo falan derken zaman geçmiş. Antrakt olmuş, üşenmişim, oturuşum yerimde. Yalnız arada dizlerimi oynatmışım insanlar geçsin diye. Halbuki çık bir, küçüğünü yap, ihtiyacını gider.... Yok. İhtiyaç bu demişim, gelir gider. Sonra ergenlik denen uzun metrajın daha jeneriği bitmeden hoop başka bi büyüğe. Ama bu sefer büyük boy patlamış mısır ile. Festivalin en iyi filmi bu demişim, oturmuşum ortalardan iyi gören bir yere. Bilet yine öğrenci. Filmi, yine ismi lazım değil, karşı komşudan bir yönetmen çekmiş meğersem. Baya uzun film. Çıkınca saate bir bakmışım. ooo çok geç olmuş. Orta yaşa bir kaç yaş tahta kalmış. Sıradaki film ise o saatte haliyle alakacaranlık kuşağından nadide bir eser. Girmesem biletim yanar üzülürüm. Ne de olsa son öğrenci biletim bu. Girsem çıkışta kabuslar beni bekler, dört dönerim yatağımda. Zaten patlamış mısırla mideye temel atıp betonu döktüm. Kesin dötüm açık yatarım zaten. Sivrisinekler, komşulardan gelen sıcak hava dalgası falan da cabası.
Şimdi bu şehir denen mefhum işte böyle bir zehirdir halülü malülü. Festival gibi yapar insanın hayatını. İnsanı bağımlı yapar, kışları ağır ve kasvetli, yazları terli ve alkollü yapar. E sonuç?
Ahirin olur şehir. Ah çekersin son demde.
Anladınız siz onu. O yüzden arada sırada panşehir lazım arkadaş. Ben çayın, fındığın torunu, kıl çadırın ve ağrı dağının evladıyım. Van gölü canavarı yakinimdir. Bir hukuğumuz var sonuçta.
Şimdi ben diyorum ki girmeyeyim bu son filme. Yakayım son öğrenci biletimi. Eve gidip erken yatayım. Sabah da erken kalkar, bavulumu alır yola koyulurum. Eş, dost, akrabayı ziyarete çıkarım. Olmaz mı ki? Ha. Deyin hele.

No comments: